- mırıldanarak
- авыз эченнән
Türkçe-Tatarca sözlük. 2013.
Türkçe-Tatarca sözlük. 2013.
gizliden gizliye — zf. Kimsenin haberi olmadan, kimseye haber vermeden, el altından, kimseye duyurmadan, gizlice Gizliden gizliye bu türküyü mırıldanarak saplara tırpan sallıyorlardı. R. Enis … Çağatay Osmanlı Sözlük
mırıldanmak — nsz 1) Alçak sesle kendi kendine bir şeyler söylemek Bir hasta çocuk gibi mırıldanıyor. H. E. Adıvar 2) Alçak sesle şarkı söylemek Eve dönünce yatakta uyuyuncaya kadar hep o şarkıları mırıldanıyordu. O. C. Kaygılı 3) Ancak yanındakinin… … Çağatay Osmanlı Sözlük
orakçı — is. Ücret karşılığı ekin biçen kimse Orakçılar bu türküyü mırıldanarak saplara tırpan sallıyorlardı. R. Enis … Çağatay Osmanlı Sözlük
soyunmak — nsz 1) Üstündeki giysilerin bir bölümünü veya tümünü çıkarmak Islıkla, hafif şarkılar mırıldanarak soyunuyorum. Y. Z. Ortaç 2) Mevlevilikte tarikata girmek 3) e, mec. Kendini herhangi bir biçimde göstermeye, bir işi, bir mesleği yapmaya girişmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çirkefe (veya çamura) taş atmak (veya çirkefi üzerine sıçratmak) — edepsiz bir kimsenin tepkisine yol açacak bir davranışta bulunmak Çirkefe taş atma, hikmetini mırıldanarak kaçar gibi uzaklaştı. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük